maksibet betmatik mercurecasino
gaziantep escort,mersin escort,gaziantep escort,seks hikayeleri
Ä°stanbul Ãœniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı BaÅŸkanı Prof. Dr. Adem Sözüer, sahte aşı kartı veya PCR test sonucunu kullanmanın sadece belgede sahtecilik suçunu deÄŸil bazı durumlarda “öldürme” veya “yaralama” suçlarını da oluÅŸturabileceÄŸini bildirdi.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını tüm dünyada etkisini sürdürürken bilim insanları buna karşı mücadelede aşı olmanın önemine sıklıkla vurgu yapıyor. Bu nedenle ülkeler, toplum saÄŸlığının korunması için aşı olmayanlarla ilgili çeÅŸitli önlemler alıyor. Bu kapsamda Türkiye’de de aşı olmayanlardan, eÄŸitim öğretim faaliyetleri baÅŸta olmak üzere konser, sinema ve tiyatro gibi vatandaÅŸların toplu olarak bulunduÄŸu etkinliklere katılımda ve ÅŸehirlerarası seyahatlerde negatif sonuçlu PCR testi zorunluluÄŸu uygulanıyor.
Bu süreçte aşı olmak istemeyen bazı kişiler de hukuk dışı yollara başvurabiliyor. Sağlık Bakanlığı tarafından kendilerine tanımlanan aşılarını olmayan bu kişiler, sahte aşı kartlarına ya da sahte negatif sonuçlu PCR testlerinin teminine yöneliyor.
Bu kapsamda Ä°stanbul Bahçelievler’de bir özel hastanede, Kovid-19 aşısı olmayan kiÅŸilere para karşılığı aşı kartı oluÅŸturulduÄŸu ve sisteme aşı olmuÅŸ gibi kayıt girildiÄŸi ihbarı üzerine yapılan çalışmada, gözaltına alınan toplam 6 şüpheli arasında yer alan 3 hemÅŸire tutuklandı, 3 hastane çalışanı da adli kontrol ÅŸartıyla serbest bırakıldı.
Aşı olmama tercihi başkalarının sağlığını da etkileyebilir
Yapılan eylemin hukuki boyutlarına ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulunan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sözüer, kişilerin Kovid-19 önlemi olarak aşı olmama tercihinde bulunurken, bunun sadece kendileriyle ilgili değil başkalarının sağlığı üzerinde de etkili olabilecek bir karar olduğunu bilmeleri gerektiğini söyledi.
Prof. Dr. Sözüer, aşı olmayan kişinin bu nedenle salt kendisi bakımından değil, diğer kişiler ile toplum sağlığı açısından riskli bir davranışta bulunduğunu belirterek, bu nedenle aşı olmamayı tercih edenlere yönelik bazı yükümlülük ve tedbirlerin öngörülmesinin hukuken meşru olduğunu ancak bunların ölçülü ve kanunla yapılması gerektiğini kaydetti.
Birçok ülkede olduÄŸu gibi Türkiye’de de eÄŸitim-öğretim ile seyahat ve vatandaÅŸların toplu bulunduÄŸu bazı etkinliklere katılmak için aşı kartı veya PCR test sonucu talep edildiÄŸini anımsatan Sözüer, bazı ülkelerin test ücretini kiÅŸinin ödemesini talep ettiÄŸini aktardı.
Sözüer, şöyle devam etti:
“Sahte aşı kartı veya içeriÄŸi gerçek olmayan PCR test sonucu gösteren sahte belgelerin üretildiÄŸi olaylar meydana gelmektedir. Özellikle vurgulamak gerekir ki SaÄŸlık Bakanlığının aşı kartını taklit ederek sahte aşı kartı düzenlemek resmi belgede sahtecilik suçudur. Bunu düzenleyen saÄŸlık mesleÄŸi mensubu olduÄŸunda öngörülen hapis cezası 8 yıla varabilmektedir. Negatif PCR test sonucunu gösterir belgeyi sahte olarak üretmek de yine belgede sahtecilik suçunu oluÅŸturur. Ancak özellikle vurgulamak gerekir ki sadece sahte aşı kartı veya PCR test sonuç belgesini düzenleyenler deÄŸil, bunların düzenlenmesini isteyen ve kullananlar da ceza hukuku bakımından sorumlu olacaklardır. KiÅŸi azmettirmemiÅŸ ama bilerek sahte aşı kartı veya sahte PCR test sonucunu kullanmışsa onun da ceza hukuku sorumluluÄŸu doÄŸacak ve cezalandırılacaktır. Sahte aşı kartı veya PCR test sonucunu düzenleyen saÄŸlık görevlisi olmasa da örneÄŸin kiÅŸi kendisi düzenlese ve kullansa da belgede sahtecilik suçundan sorumlu olur. Åžayet sahte aşı kartı için kamusal görev yapan saÄŸlık çalışanına maddi menfaat saÄŸlanmış ise bu durumda ‘rüşvet’ suçu söz konusu olur. Bu halde rüşveti veren hakkında da alan hakkında da mahkumiyete hükmedilir. Sahte aşı kartı veya PCR test sonucu belgesi için verilen paralar müsadere edilir. Bu suçlardan mahkum olanlar, kamu görevi yasağı gibi pek çok hak yoksunluÄŸu güvenlik tedbiri olarak uygulanır.”
Prof. Dr. Sözüer, sahte PCR test sonucu verenin özel bir sağlık kuruluşu olması halinde bunu bilen yöneticilerinin de cezalandırılacağına ve bu kuruluşun faaliyet izninin iptal edilerek kapatılabileceğine dikkati çekti.
“Sahte aşı kartını kullanmak bazı durumlarda ‘öldürme’ veya ‘yaralama’ suçlarını da oluÅŸturabilir”
Bu kuruluşun elde ettiği haksız kazancın da müsadere edileceğini ifade eden Sözüer, şunları kaydetti:
“Sahte aşı kartı veya PCR test sonucunu kullanmak sadece belgede sahtecilik suçuna deÄŸil bazı durumlarda ‘öldürme’ veya ‘yaralama’ suçlarını da oluÅŸturabilir. ÖrneÄŸin kendinde virüs olduÄŸunu biliyor ve sahte aşı kartı veya PCR test sonucu kullanıp iÅŸ yerine gidiyor ya da trene, uçaÄŸa biniyor, toplu yapılan etkinliklere katılıyor ve baÅŸkalarına virüs bulaÅŸtırıp onların Kovid-19 hastası olmasına neden oluyor. Hastalık bulaÅŸan kiÅŸi iyileÅŸse bile bu halde yaralama suçu meydana gelir. Åžayet virüs bulaÅŸtırılan kiÅŸi bu hastalık nedeniyle ölürse bu durumda da öldürme suçu oluÅŸur. Bu hallerde taksirle veya bilinçli taksirle ya da olası kastla yaralama ve öldürme suçları gündeme gelecektir. Yaralama veya öldürme suçlarından da yine hem sahte belgeyi düzenleyen hem de kullananlar sorumlu tutulacaktır. Sahte PCR testini düzenleyen saÄŸlık görevlisi bu belgeyi kullanan kiÅŸinin virüs bulaÅŸtırabileceÄŸini ve bunun sonucunda baÅŸka kiÅŸilerin hasta olabileceÄŸini ve ölebileceÄŸini öngörmektedir. Bu nedenle o da öldürme veya yarama suçlarından sorumlu tutulur.”
Aşı kartlarına ilişkin denetimler artırılmalı
Hukukçular Derneği Başkanı Ahmet Yılmaz da hemşirelerin kamusal faaliyet yürütmeleri nedeniyle kamu görevlisi sıfatını taşıdıklarını, bu nedenle düzenledikleri sahte aşı kartlarının da resmi belgede sahtecilik suçunun konusunu oluşturduğunu söyledi.
Ahmet Yılmaz, “SaÄŸlık Bakanlığı baÅŸta olmak üzere ilgili tüm kurum ve kuruluÅŸların birlikte hareket ederek aşı kartlarına iliÅŸkin denetimleri artırması ve bu kartların sahtelerinin düzenlenmesini zorlaÅŸtıran bir sistem oluÅŸturulması için gerekli iÅŸ ve iÅŸlemleri yapması gerekmektedir” deÄŸerlendirmesinde bulundu.
Avukat Orkun Burak UÄŸurlu da yapılan operasyonla gözaltına alınan faillerin Türk Ceza Kanunu’nun 204. maddesinde yer alan resmi belgede sahtecilik suçu ile 244. maddesinde yer alan biliÅŸim sistemini engelleme, bozma ve deÄŸiÅŸtirme suçu yönünden yargılanmaları gerektiÄŸini söyledi.
Bu suçları iÅŸleyen faillerin zorlu pandemi ÅŸartlarında vatandaÅŸların virüsten korunmasını engellediÄŸini savunan UÄŸurlu, “Åžu an açıklanan mevcut pandemi verilerinde yoÄŸun bakımda yatan hastaların büyük çoÄŸunluÄŸunun aşısız olduÄŸu, aşı yaptıranların daha az hasta olduÄŸu görülmektedir. YoÄŸun bakımda aşı yaptırmış kiÅŸilere ait vakaların daha az rastlanıldığı göz önüne alındığında, kendisini aşı yaptırmış gibi gösterenlerin Kovid-19 olması durumunda toplumda aşıların iÅŸe yaramadığı algısı da oluÅŸacaktır.” diye konuÅŸtu.
Avukat Uğurlu, sistemde bu değişikliği yapan failler dışında, bu sahte verileri kullananların da tespitlerinin yapılarak resmi belgede sahtecilik suçundan yargılanmaları gerektiğini söyledi.
Avukat Merve Uçanok da bu ÅŸekilde üretilen aşı kartının, dijital ortamda saÄŸlık otoriteleri tarafından üretilen bir belge olması itibarıyla “resmi belge” hükmünde olduÄŸunu kaydederek, “Bir resmi belgeyi, kasten gerçeÄŸe aykırı ÅŸekilde düzenleyen kiÅŸi hakkında 2 ila 5 yıl arasında hapis cezasına hükmolunur. Åžayet kiÅŸi, görevi gereÄŸi bu resmi belgeyi düzenlemeye yetkili ise 3 ila 8 yıl arasında hapis cezasına çarptırılır. Emniyet ve savcılık, mutlaka bu soruÅŸturmayı sahte aşı kartını kullananlarla alakalı olarak da geniÅŸletecektir. Zira, sahte içerikli bir resmi belgeyi bilerek kullanmak da resmi belgede sahtecilik suçunu oluÅŸturur.” diye konuÅŸtu.
Avukat Sinan Keskin ise toplum düzenini bozan davranışların suç olarak tanımlanması ve buna karşılık gelen cezalardan beklenen en önemli etkilerden birisinin caydırıcılık olduğunu dile getirdi.
HemÅŸirelere Türk Ceza Kanunu’nun “resmi belgede sahtecilik” suçunu düzenleyen 204. maddesindeki hükmün uygulanacağını kaydeden Keskin, “Gerek kanunda düzenlenen hapis cezasının oldukça yüksek oluÅŸu, gerekse idari yaptırım olan görevden uzaklaÅŸtırma kararı verilmesi, benzer olayların yaÅŸanmaması adına caydırıcı etkiye sahiptir.” dedi.
Keskin, “Birkaç kiÅŸinin yaptığı bu olaydan dolayı suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereÄŸince canı pahasına görevini yapan diÄŸer saÄŸlık çalışanlarının en ufak bir ÅŸekilde töhmet altına alınmasını da doÄŸru bulmamaktayım.” deÄŸerlendirmesini yapt
GÃœNCEL
12 gün önceGÜNCEL
16 Mart 2025GÃœNDEM
16 Mart 2025GENEL
16 Mart 2025GENEL
16 Mart 2025GÃœNCEL
16 Mart 2025EĞİTİM
16 Mart 2025