Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Önder Aksakal, gerçekleştirdiği basın<br>toplantısında yaşanan gelişmeleri, ülke ve dünya gündemini değerlendirdi.
  • İzlem Gazetesi Online haber
  • GÜNCEL
  • Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Önder Aksakal, gerçekleştirdiği basın
    toplantısında yaşanan gelişmeleri, ülke ve dünya gündemini değerlendirdi.

Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Önder Aksakal, gerçekleştirdiği basın
toplantısında yaşanan gelişmeleri, ülke ve dünya gündemini değerlendirdi.

ABONE OL
8 Aralık 2022 12:06
Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Önder Aksakal, gerçekleştirdiği basın<br>toplantısında yaşanan gelişmeleri, ülke ve dünya gündemini değerlendirdi.
0

BEĞENDİM

ABONE OL

“Sadece enflasyon rakamlarıyla Asgari Ücret belirlenemez!”
Aksakal; “Hayat pahalılığı artışları da dikkate alınmalıdır. Buna
göre de Demokratik Sol Parti olarak, Asgari Ücretin 8.800 ile 9.300 lira
aralığında kararlaştırılmasının uygun olacağını düşündüğümüzü açıkça

ifade etmek isterim.”

Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Önder Aksakal, gerçekleştirdiği basın
toplantısında yaşanan gelişmeleri, ülke ve dünya gündemini değerlendirdi.
Aksakal açıklamasında;
“Değerli basın mensupları, saygıdeğer arkadaşlarım,
Sizleri en içten duygularımla selâmlıyorum, hoş geldiniz.
Kesintisiz sürdürülen terörle mücadelemizde hafta başında Pençe – Kilit harekât bölgesinde
yine bir kahramanımızı vatan toprağına emanet ettik. Komando Binbaşı Mehmet Duman
kardeşimiz, hain terör örgütü PKK/PYD tarafından tuzaklanan bir bombanın patlaması
sonucunda şehit düştü. Şehidimize Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine sabır metanet,
milletimize başsağlığı diliyorum.
Her seferinde de belirttiğim gibi “kanı yerde kalmadı” gibi söylemlerin yerine artık Pençe –
Bataklık Harekâtı derhal plânlanmalı ve başlatılmalıdır. Sivrisineklerle mücadele etmek
sorunun çözümüne katkı sağlamadığı gibi daha da çoğalmalarının zeminini besliyor, artık
anlayın ve bu hain kuklaları oynatan elleri kırın!
Değerli arkadaşlar,
Bir taraftan terörle mücadele sırasında evlâtlarımızın şehadetine yüreğimiz yanarken, bir
taraftan da yüce İslâm dinini kendi sapık dünyalarına kalkan yapan sözde cemaat
yapılanmalarının kıydıkları canlara yüreğimiz yanıyor.

Haberleri sizler de görmüşsünüzdür; İsmailağa diye bilinen dinci cemaatin önde gelen bir
sözde lideri, 6 yaşındaki kızını gelinlikle evlendirmiş.
6 yaşında! Telaffuz ederken bile tüylerim diken diken oluyor. Allah sizin gibilerin belâsını
versin!
Buradan İçişleri Bakanı’na, Adalet Bakanı’na ve Diyanet İşleri Başkanı’na açıkça çağrı
yapıyorum. Bu ahlâksız din bezirgânı ve suç ortakları hak ettikleri en ağır cezaya
çarptırılmadıkça sizlerin de huzuru mahşerde yeriniz olmayacaktır!
Bu arada; kanal kanal gezip televizyonlarda millete akıl satan Cübbeli Ahmet’in de derhal o
kanallara yeniden çıkıp bu rezillik üzerine “engin görüşlerini” paylaşmasını bekliyorum. Hadi
bakalım; o deve dişi gibi kanalların meşhur program yapımcıları, sunucuları, spikerleri!
Tarafsız Bölge’ler, Teke Tek’ler, bekliyoruz sizleri. Geyik muhabbetine bol bol yer
verdiğiniz, her konuda “engin fikirlerinden” istifade ettiğiniz Cübbeli Ahmet’i bir daha
çağırın, ekrana çıkarın, ama “Bunun benzeri kaç olay daha vardır?” diye açık açık sorun.
Cemaatinin mensupları hakkındaki düşüncelerini öğrenelim!
Değerli basın mensupları,
2023 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu görüşmeleri hafta başı itibariyle başladı. Bütçenin
tümü üzerindeki konuşmalar yapılırken o Gazi Meclisin halini hepimiz gibi sizler de
yakından izlediniz.
Tabii bu arada “Gazi Meclis falan filan bırakın o ayakları.” diyebilecek kadar kendinden
geçmiş olanlara şunu önemle hatırlatmak isterim ki; Dünyada kurtuluş mücadelesini yöneten,
ülkesini bağımsızlığa kavuşturan ve yeni bir Cumhuriyeti kuran başka bir Meclis yoktur. Bu
nedenledir ki Meclisimize “Gazilik” ünvanı verilmiştir.
Demokratik Sol Parti olarak bizim anlayışımıza göre TBMM Gazi’dir, Kahramandır,
demokrasinin mabedidir, milletin evidir.
Orada milletin vekilleri eğri ya da doğru, düşüncelerini paylaşacak, desteklerini ya da
eleştirilerini özgürce yapacak ve herkes de buna saygı duyacak.
Hatip kürsüde konuşurken onun insicamını bozacak, söylediklerinin anlaşılmasını
zorlaştıracak şekilde söz ve gürültüyle karşılık vermek her şeyden önce halkın bilgi alma
hakkının gaspıdır, en hafif deyimiyle ayıptır.
Milletvekili dediğimiz kişi topluma rol model nitelikte olmalıdır. O parlamentodan nice parti
liderleri geçti, biz hiçbirinin diğerine hakaret ettiğine, konuşmasını engellemeye çalıştığına
tanık olmadık.
Ecevit’i, Erbakan’ı, Demirel’i, Türkeş’i, Özal’ı, Çiller’i, Yılmaz’ı ve daha niceleri o kürsüde
birbirlerini en acımasız şekilde eleştirdiler ama hiçbiri diğerine hakaret etmedi, küfür
savurmadı!
Bu nasıl bir kalitesizliktir, bu ne pespayeliktir, bu nasıl bir seviyesizliktir?

Bir milletvekili diğer milletvekiline nasıl küfredebilir? Ya da sözde O’nun adına savunmasını
yapan Grup Başkan Vekiline göre başkasına değil kendine nasıl küfredebilir?
Yahu insan, hele bir milletvekili, kendine veya bir başkasına, dahası bir kadın olan kendi
anasına o sıfatı nasıl yakıştırır?
Bu olanlar karşısında resmen dumura uğruyoruz!
Yetmiyor… Milletvekili sıfatlı bir başkası Milletvekili arkadaşını yumrukluyor, kafasını
yarıyor, hastanelik yapıyor.
Utanmazlık, arlanmazlık artık boylarını aştı bunların.
Bu millet sizi ne diye gönderdi o kutlu çatının altına?
Birbirinize küfredin, hakaret edin, kavga edin, birbirinizin kafasını gözünü patlatın diye mi
gönderdi?!
Allah sizi de bildiği gibi yapsın!
Bunlara ne kadar kınama cezası verirseniz verin, bu tipler iflah olmaz birer meczup haline
gelmişler, Meclisin itibarını, asil Türk milletinin haysiyetini ayaklar altına almışlardır.
Bu tür davranışları sergileyenlerden birkaç tanesinin vekilliği o Mecliste oy birliğiyle
düşürülse bakın bakalım bir daha küfretmeyi, yumruk sallamayı acaba yerinden kalkar mı!
Değerli arkadaşlarım, hangisine el atsanız elinizde kalıyor. Bakın sizlerle bir başka
pespayeliği de paylaşmak isterim.
Bütçe görüşmeleri ve bu sataşmalar devam ederken biri de Cumhuriyet Halk Partisi sıralarının
en önünde oturuyor, sözüm ona milletvekili olmuş, partisi O’nu TBMM Grup Başkan Vekili
yapmış, ülkenin, devletin 2023 yılı Bütçesi konuşulurken yanlışları, eksikleri takip et,
grubundaki Milletvekillerinin Genel Kurul salonunda eksiksiz yer alıp almadıklarını denetle
demişler. Bu beyzadem ne yapmış? Almış eline cep telefonunu poker oynuyor!
Bakar mısınız manzaraya! İnanın söyleyecek söz bulamıyorum! Aramızdan ayrılalı iki yıl
oldu, değerli gazeteci Bekir Coşkun rahmet istedi demek ki rahmetle anıyorum; O öyle derdi:
Ce Ha PES!!!
Sayın Erdoğan boşuna demiyor; Allah bu ana muhalefeti başımdan eksik etmesin diye!
İşte Demokratik Sol Parti’nin yer almadığı bir parlamentonun ne hale geldiğini hep birlikte
ibretle gözlemliyoruz.
Onun için önümüzdeki dönemde DSP mutlaka parlamentoda güçlü bir şekilde yer alacaktır
ve o mecliste ne bu tür seviyesizliklere ne de bölücü siyasete asla izin vermeyecektir.
Değerli, basın mensupları,

Bir taraftan 2023 Bütçesi görüşülmeye devam ederken bir taraftan da emekçilerin merakla
beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına dün itibariyle başlamış oldu.
Şunu hepimiz kabul etmeliyiz ki, işçi yoksa işveren olmanın, işveren yoksa işçi olmanın
anlamı da, imkânı da yoktur!
Demokratik Sol Parti olarak öteden beri savunduğumuz tek bir düstur vardır, o da ne ezilen
ne ezen, insanca hakça bir düzen düsturudur.
Bu düstur, Bülent Ecevit’in demokratik sol kuramı ortaya koyduğu 1960’lı yıllardan beri
hayata geçirmek üzere siyasetini yaptığımız kavramdır.
Eğer insanımızı “insanca yaşam” koşullarında yaşatırsak siyaset yapmamızın bir anlamı olur.
Eğer işveren, işyerinde, fabrikasında, tarlasında çalıştırdığı emekçinin hakkını verebiliyorsa
topluma ve devlete faydalı birey olur.
Eğer işçi, kendisine verilen ücretin karşılığında özveriyle ve işini sahiplenerek çalışıyorsa
evine helâl ekmek götüren birey olur.
Türkiye, tüm dünyayla birlikte Covid-19 pandemisinin de dayattığı olumsuzlukların etkisini
iliklerine kadar hissetmiş olmanın yanı sıra özellikle tarımsal üretimde ve ekonomide bazı
kararlardaki yanlış tercihleri sebebiyle son zamanların en ağır ekonomik bunalımıyla karşı
karşıya kalmıştır.
Mesele şudur ki, unutmayalım herkes aynı geminin yolcusudur. Dolayısıyla bu gemi yüz
yıldır bir şekilde yüzmektedir ve sonsuza kadar yüzmelidir, yüzecektir!
Türk-İş’in Kasım/2022 ayı verilerine göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 7.785 lira,
yoksulluk sınırı ise 25.365 lira seviyesine çıkmıştır.
Bu hakikaten ürkütücü bir manzaradır.
2022 yılı ilk yarısında net asgari ücret 4.253,40 lira olarak belirlenmişti. Yaşanan yüksek
enflasyon sonucunda yılın ikinci yarısı için de brüt 6.471,00 lira, 5.500,35 lira da net olarak
açıklanmıştı.
Artış oranı enflasyonun çok gerisinde, % 29,20 civarında gerçekleşmişti. Her şeyden önce
şunu belirtmek isterim ki, 2021 yılı Aralık ayı ile Mayıs/2022 arası dönemin enflasyon oranı
TÜFE’de % 45,18 olarak gerçekleşmişti.
Şimdi ise 2022 yılı Aralık ayı ile Mayıs/2023 arası enflasyon aylar toplamı itibariyle % 12 –
17 bandında gerçekleşir diye öngörüyoruz. Dolayısıyla bu sebeple enflasyon % 51,21 ile %
56,21 arasında bir seviyeye inecektir.
Yukarıda belirttiğimiz rakamlara göre enflasyon baz etkisiyle düşeceğinden 2023 yılında
büyük bir ihtimalle Asgari Ücret bir kere, yani dün başlayan görüşmelerin neticesinde
belirlendiği şekilde yıl sonuna kadar geçerli olacaktır.

Asgari Ücret Tespit Komisyonunda işçi kesimini sadece TÜRK-İŞ’in temsil edecek olması ve
Genel Başkan Sayın Ergün ATALAY’ın her ne kadar “başlangıç rakamımız 7.785 liradır,
pazarlıkla çıkabildiğimiz kadar çıkacağız” diyerek düzeltmeye çalıştığı talihsiz açıklamalar
sonrası daha ilk dakikada maça 1-0 mağlup başlamıştır.
Buradan Sayın TÜRK-İŞ Genel Başkanına da seslenmek isterim; sizin pazarlık başlangıcı
dediğiniz rakam Aralık/2022 ayı başında, yani bu ayın başında tespit ettiğiniz rakamdır. 2023
yılı için belirlenecek rakam belki de 2024’e kadar geçerli olacaktır.
O zaman açlık sınırı nereye kadar çıkacaktır hiç hesap ettiniz mi? 13 aylık bir süreden
bahsediyoruz.
Asgari Ücret belirlenirken sadece enflasyon rakamları değil, hayat pahalılığı artışları da
dikkate alınmalıdır. Buna göre de Demokratik Sol Parti olarak Asgari Ücretin 8.800 ile 9.300
lira aralığında kararlaştırılmasının uygun olacağını düşündüğümüzü açıkça ifade etmek
isterim. Ama bu arada işverenin de eli rahatlatılmalıdır. Meselâ; SGK priminin ve tazminat
priminin yüzde 40 – 50 oranında daha az ödenmesi gündeme getirilebilir. Bu bizim
önerimizdir.
Zira önceki gün TİSK’in Sayın Genel Başkanı Özgür Burak Akkol’un 28. Olağan
Kongresindeki konuşmasında “Asgari ücret taban ücrettir. Makul olması gerekir. İmkânı ve
gücü olan işverenlerimizi, bunun üzerinde ücretler vermeye de teşvik ediyoruz.” şeklinde bir
görüş ortaya koymasının değerli olduğunu da söylemeliyim.
Aksi takdirde daha önceki açıklamalarımda da değinmiş olduğum gibi, bu ülkenin asli unsuru
kendi insanımızın yerine sığınmacılardan oluşan kaçak işçi çalıştırma oranı yükselebilir.
Bunun sonuçları daha vahim olur.
Bir de bunun yanında Aralık ayında EYT’lilerin durumundaki yeni gelişmeler gündeme
gelecektir. Kulislerde kadınlar için 48, erkekler için 50 yaş sınırı konuşulup kamuoyunun
tepkisi ölçülmektedir.
Bizim fikrimiz, yasanın çıkarıldığı 09 Eylül 1999 tarihinden önceki emeklilik şartlarına göre
hakların verilmesidir.
Ayrıca Ocak/2023 tarihinde çalışan memur ve tüm SGK emeklilerinin maaşlarına yapılacak
zammın enflasyon oranı yanında en az 2.500 lira da seyyanen zam yapılmalıdır.
Değerli basın mensupları,
Büyük büyük billboard reklamlarıyla “BEKLEYİN” denilerek dikkat çekilen 03 Aralık günü
İstanbul Lütfi Kırdar Salonunda gerçekleştirilen “CHP’nin Vizyon Belgesi” sunumunu sizler
gibi biz de yakından izledik.
Yaklaşık 5 saat süren programdan bugün akıllarda kalanların ilk sıralarında kim kiminle
tokalaşmadı, kim nasıl uyudu, konuşmacıların ne kadar ücret aldığı konuları kaldı.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, 2023 seçimlerinde 13.ncü Cumhurbaşkanlığı hedefini güçlü
bir şekilde ortaya koyan bir siyasi iradenin halktan uzak bir formatta sadece ilgili
akademik çevrelere ve elit kesime hitap ettiği bir program izledik.
Halkın anlayabildiği, daha önceden söylenmemiş tek bir vaat, tek bir hedef yoktu.
Soyut kavramlarla bezenmiş, akademik jargonla hazırlanmış, tamamen asil Türk milletini
vasıfsız sayan ve küçük gören birtakım aktörlerin parlatıldığı ibretlik bir film seyrettirildi.
İnsan şunu sormadan edemiyor; bu memlekette, Türkiye’de yaşayan ekonomist kalmadı da mı
elin Amerikalısı, yandan Amerikalısı bizim kurtuluş reçetemizi yazacak?
Cumhuriyet Halk Partisinde Faik Öztrak gibi DPT Müsteşar Yardımcılığı, Hazine
Müsteşarlığı yapmış, Prof. Dr. Hurşit Güneş gibi alanında uzmanlar dururken, Mahfi Eğilmez
gibi Hazine Müsteşarlığı yapmış, Prof. Dr. Özgür Demirtaş gibi İktisatçılar dururken bu
gayretkeşliğin altında neyin yattığı mutlaka halka anlatılmalıdır.
Biz DSP olarak 2001’de bu filmi yaşamıştık. Partimizin Başbakanı Bülent Ecevit “siyasi
hayatımdaki en büyük hatamdır” demişti Kemal Derviş için.
Demek ki, dün işlerine geldiği zaman Bülent Ecevit’in kasketini kafasına takanların, bugün
Ecevit’in yaşadıklarını hatırlamadıkları gibi tam tersine kurgulanan kumpasların esareti
altında çaresizliklerine hep birlikte tanık oluyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisinin 2023 Vizyonu örneğini 2023 bütçe görüşmelerinde yakından
izledik. Bu vizyonun “Kendi kendine küfreden(!)” bir milletvekili ile iktidar partisi
sözcüsünün konuştuğu sırada elinde cep telefonuyla poker oynayan Grup Başkan Vekilinden
ibaret olduğu ortaya çıktı.
Gerçi onları da yadırgamamak lâzım, zira 03 Aralık’ta uzak bağlantıyla müstemleke valisi
edasıyla akıl veren yabancı kayyumlar yerine kendilerine ihtiyaç duyulmayacağını
bildiklerinden olsa gerek orada can sıkıntılarını gideriyorlar.
Her fırsatta tekrarlıyorum ve tekrarlamaktan da vazgeçmeyeceğim; Cumhuriyetimizin
kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu durumda söylediğini ve bizlere olan nasihatini
bir kez daha dikkatlerinize sunmak isterim;
“Avrupa’nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık, Türkiye tam
tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlana durmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için
mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine göre yapmak, bütün
dersleri Avrupa’dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi.
Hâlbuki, hangi istiklal vardı ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla
yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!”
Değerli basın mensupları,

Ege’de sular durulmuyor. Bir takım oldu-bittilerle, Amerika ve AB’nin dolduruşuyla, ya da
halk arasında söylenen tabirle “bunların verdiği gazla” Yunanistan, yarattığı sorunları
katmerleştiriyor ve diplomatik ortamın ısınmasına katkı koyuyor.
Bunun akılcı bir strateji olmadığına dikkat çekmek isterim.
Demokratik Sol Parti her zaman barıştan, kardeşlikten, iyi komşuluk ilişkilerinden yana
olmuştur.
Büyük Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesi kapsamında olmak üzere DSP’nin
bölge merkezli dış politika programının içeriğinde, Türkiye’ye karşı düşmanlık besleyenlere
ve bu doğrultuda politika geliştirenlere yönelik müsamahakâr bir yaklaşımı yoktur ve hiçbir
zaman da olmamıştır.
Buradan Yunanistan’a seslenmek isterim; küresel emperyalist sistemin göz önündeki
yönetmeni Amerika’ya fazla güvenmeyin!
Bakın, düne kadar F16 satışının engelleneceği konusunda size umut verdiler ama bugün vaz
geçtiler.
Onların ipiyle kuyuya inerseniz kuyuda kalırsınız.
Bizi de yakından tanırsınız, 1974’de Kıbrıs Barış Harekâtını gerçekleştiren devlet adamı
Bülent Ecevit’in partisiyiz.
Size ve özellikle “sizi gaza getirenlere” Türkiye Dışişleri Bakanı’nın uyarısının dikkate
alınmasını şiddetle tavsiye ederim.
İster gökteki, ister yerdeki, isterse de denizdeki vatan olsun. Unutmayın ki; bunlardan birine
halel gelmesi durumunda demiyorum “ihtimalinde” gerisi teferruattır!” ifadelerine yer verdi.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP